HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİNDE SINIRIN AŞILMASI

HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİNDE SINIRIN AŞILMASI

  Doç. Dr. Cengiz APAYDIN
Cumhuriyet Savcısı
    Cenk Ayhan APAYDIN
Avukat-Yazar

CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV

cezahukukubilinci.org

TCK Madde 27- (1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur. (2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.

Hukuka uygunluk nedenlerinden meşru savunmada sınırın mazur görülecek heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması (TCK m.27/2), kusurluluğu kaldıran bir hal olarak kabul edilmiştir (CMK m.223/3-c) Kusurluluğu kaldıran bu hükmün uygulanabilmesi, öncelikle meşru savunmanın saldırı ve savunmada orantılılık koşulu dışında kalan savunma koşullarının gerçekleşmiş olmasını gerektirir. Meşru savunma halinde bulunan fail, savunmada saldırıyı bertaraf edecek ölçünün ötesine geçmiş ve bu ölçünün aşılması kişinin heyecan, korku ve telaşından meydana gelmişse cezalandırılmaz. Sınırın aşılmasına neden olan her türlü heyecan, korku ve telaş değil, failin o eyleminden dolayı kınanmasını haksız kılacak düzeydeki yani mazur görülecek heyecan, korku ve telaş failin cezalandırılmamasına neden olabilir. Diğer bir söyleyişle cezalandırmamayı haklı kılacak bir heyecan, korku ve telaş söz konusu olmalıdır. Meşru savunmanın nedenini oluşturan saldırının özellikleri, gerçekleştiği yer, zaman ve failin içinde bulunduğu koşullar, failin heyecan, korku ve telaşa kapılmasının hoş görülmesini, bağışlanmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu ruh hali ile fail, sınırı kasten veya taksirle aşmış olabilir[1].

5237 sayılı TCK’da, kanun koyucu, 27/1’inci maddesinde tüm hukuka uygunluk nedenleri için geçerli olan sınırın aşılması düzenlemesinde, sınırın kasten aşılmaması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Buna karşın, TCK’nin 27/2’nci maddesindeki meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması düzenlemesi bakımından, kanun koyucunun bu şekilde bir sınır aşımının kasten mi taksirle mi olması gerektiği konusunda herhangi bir açıklama yapmamış olması dikkat çekicidir. Bu tarz bir açıklığın bulunmaması, doktrinde meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması bakımından, sınırın yalnızca taksirle aşılabileceği ya da sınırın kasten veya taksirle aşılabileceği tartışmalarını beraberinde getirmiştir. 5237 sayılı TCK’nın yanı sıra, Alman Ceza Kanunu’ndaki benzeri sınırın aşılması düzenlemesinde de bu yönde bir açıklık bulunmadığı için, Alman doktrininde ise bilinçli ya da bilinçsiz aşılması olarak ifade edilen haller bakımından uygulanabilirliği değerlendirilmektedir[2].

Failin TCK’nın 27/2’nci maddesinin uygulaması bakımından sınırı kasten veya taksirle aşmış olmasının önemli bulunmamaktadır. Meşru savunmanın nedenini oluşturan saldırının özellikleri, gerçekleştiği yer, zaman ve failin içinde bulunduğu koşullar, failin heyecan, korku ve telaşa kapılmasının hoş görülmesini, bağışlanmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu ruh hali ile fail, sınırı kasten veya taksirle aşmış olabilir. Önemli olan sınırın mazur görülecek heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılmış olmasıdır. Sınırın taksirle aşılması halinde kişinin içinde bulunduğu psikolojik durum değerlendirilmez[3].

  Doç. Dr. Cengiz APAYDIN
Cumhuriyet Savcısı
    Cenk Ayhan APAYDIN
Avukat-Yazar

CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV

cezahukukubilinci.org


[1]     Ersan, Aykut, Ceza Hukukunda Meşru Savunma ve Meşru Savunmada Sınırın Aşılması, İstanbul 2013, 171.

[2]     Ersan, 169-170: Demirbaş, 328.

[3]     Zafer, 347.