CEZA HUKUKUNDA YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ-CEZAİ SORUMLULUK
TCK Madde 31- (1) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. (2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan on bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz. (3) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz.
Fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış her kişi çocuktur. Evli hatta çocuk sahibi olan bir kişi fiili işlediği sırada 18 yaşından küçükse ceza hukuku açısından çocuktur ve çocuklara ilişkin yasalara tabidir. 5237 sayılı TCK suç sürüklenen çocukları üç ayrı yaş grubunda ele almıştır. Çocuğun doldurduğu yaş esas alınmakta olup, bir kişinin 12 yaşında kabul edilmesi için, doğumundan itibaren 12 yılın geçmiş olması gerekir.
Suç oluşturan fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını bitirmemiş olması, çocuk açısından kusurluluğu mutlak surette ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmiştir. İzlenen suç ve ceza politikasının gereği olarak, bu gruba giren yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olmadığı normatif olarak kabul edilmiştir. Çünkü bu çocuklar hakkında ceza yaptırımının uygulanması, cezanın özel önleme ve yeniden topluma kazandırma işlevi bakımından tamamen ters etki gösterecektir. Hatta bu çocuklarla ilgili olarak ceza kovuşturmasına ilişkin işlemlerin yapılması, psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirebilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna sürüklenmiş olan bu çocuklarla ilgili olarak, sadece koruyucu ve eğitici nitelikte olan güvenlik tedbirlerine başvurulabilir. Çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde bulunan on iki yaşını doldurmuş ve fakat henüz on beş yaşını tamamlamamış kişiler, genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber, bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta ve bazı davranışlar açısından iradesine yeterince hâkim olamamaktadır. Bu nedenle, suç oluşturan bir fiili işlediği sırada on iki yaşını bitirmiş olup da henüz on beş yaşını bitirmemiş olan kişilerin, işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi hâlinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir. Bu grup yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hâkimi tarafından tespit edilir. Ancak, bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bulunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlanması istenir. Çocuk hâkimi, hazırlanan bu raporları, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı değerlendirmede dikkate alır. Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilir. Çocuk hâkimi, işlediği suç açısından ceza sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği yaş küçüğü hakkında ise kural olarak indirilmiş cezaya hükmedecektir. Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş ve fakat henüz ons ekiz yaşını tamamlamamış gençler, normal koşullarda, gerçekleştirdikleri davranışların hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğine sahip olmakla birlikte; bu kişilerin, davranışlarını yönlendirme yetenekleri yeterince gelişmemiş olabilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna girmiş olan gençlerin, işledikleri suçlar bağlamında irade yeteneğinin zayıf olduğu normatif olarak kabul edilmiştir. Azalmış kusur yeteneğine sahip bulunan gençler hakkında kural olarak indirilmiş cezaya hükmedilir[1].
5237 Sayılı TCK’nın 31/1. maddesinde fiili işlediği zaman 12 yaşını doldurmamış çocukların cezai sorumlulukları bulunmadığı hükmü getirilmiştir. Bu yaş grubundaki çocuklar hakkında işledikleri iddia olunan fiillerden dolayı kovuşturma yapılamaz ve ceza verilemez. Ancak suça sürüklenen 12 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında soruşturma yapılabilir. Kovuşturma yapılamayacağı ifadesinden ve haklarında güvenlik tedbirinin uygulanması söz konusu olabileceğinden bu yaş grubundaki çocuklarla ilgili soruşturma yapılabileceği, ifade sahibi sıfatıyla ifadesinin alınabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca suça sürüklenen çocuk olarak hakkında güvenlik tedbirinin uygulanması açısından suçu işlediğinin tespit edilmiş olması veya en azından yeterli şüphe derecesinde makul bir şüphenin bulunması gerektiğinden, soruşturma yapmadan ve delil toplamadan suç işlemesi nedeniyle güvenlik tedbirinin uygulanması söz konusu olamayacaktır[2].
Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan on bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz[3].
Kusur yeteneği bulunmadığı belirlenen çocuk hakkında beraat kararı verilemez ancak bu durumda “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verileceği belirtilmiştir. Bu durumda çocuk mahkemesi kusur yeteneği olmayan çocuk hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine karar verecektir. On iki yaşını doldurmayan çocuklar hakkında bu güvenlik tedbirlerinin uygulanması takdire bırakılmış iken bu yaş grubundaki çocuklar için takdiri nitelikte değildir[4].
TCK’de 15-18 yaş grubundaki çocuklara ceza verileceği, ancak cezadan indirime gidileceği belirtilerek, kanun koyucu tarafından bu yaş grubundaki suça sürüklenen çocukların kusur yeteneklerine kısmen de olsa sahip oldukları kabul edilmektedir. 15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuğun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilme veya davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olup olmadığı araştırılmaz. Yaş küçüklüğü nedeniyle cezalarında yeniden topluma kazandırma ve tekrar suç işlenmesini engelleme amacıyla belli indirimler yapılır. Kusur yeteneği, yaş küçüklüğü nedeniyle azaldığı için yasada indirimler öngörülmüştür. Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan çocuklar hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz[5].
5237 Sayılı TCK’nın 50/3. maddesinde daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş on sekiz yaşından küçüklerin mahkûm oldukları kısa süreli yani bir yıl ve daha az süreli hapis cezaları TCK’nın 50/1. maddesinde belirlenen seçenek yaptırımlara çevrilmek zorundadır. Bu hususta mahkemeye takdir yetkisi verilmemiştir. 5237 Sayılı TCK’ nın 51/1 maddesinde ise on sekizden küçük kişilerin üç yıl veya daha az cezayı gerektiren fiillerinden dolayı cezalarının ertelenebileceği düzenlenmiştir.
On sekiz yaşını doldurmamış olan çocukların işlemiş oldukları eylemlerle ilgili olarak 5237 Sayılı Kanunu’nun 53/4. maddesi gereğince TCK’nın 53/1. maddesi ve fıkrasında belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılamaz. Ayrıca TCK’nın 58/5 maddesinde on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmiştir.
Yaş eylem anı itibariyle çocukluk sıfatı vermekte olup çocuğun eylemden sonra yetişkin hale gelmesi çocuk olması nedeniyle uygulanacak tüm hükümlerin uygulanmasını engellemez. Yetişkin olsa bile çocuk mahkemelerinde yargılanır ve çocuk olması nedeniyle kusuru yeteneğini etkileyen hallerden faydalanmaktadır.
Doç. Dr. Cengiz APAYDIN Cumhuriyet Savcısı | Cenk Ayhan APAYDIN Avukat-Yazar |
CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV
cezahukukubilinci.org
[1] TCK’nın 31. Maddesi’nin gerekçesi.
[2] Apaydın, Cengiz, Çocuklar İçin Ceza Hukuku Bilinci, 2. Baskı, İstanbul 2016, 93.
[3] Apaydın, Çocuklar İçin Ceza Hukuku Bilinci, 98.
[4] Apaydın, Çocuklar İçin Ceza Hukuku Bilinci, 98.
[5] Apaydın, Çocuklar İçin Ceza Hukuku Bilinci, 100.