MALPRAKTİS VE KOMPLİKASYON AYIRIMI
AVUKAT CENK AYHAN APAYDIN
MALPRAKTİS VE KOMPLİKASYON AYIRIMI[
ÖZET
Malpraktis kötü uygulama anlamına gelmekte olup tıbbi malpraktis ise tıp uygulamasının kötü yapılması anlamına gelmektedir. Tıbbi uygulama hataları teşhis ile başlayıp tedavi ve tedavi sonrası izleme aşamaları ile devam etmektedir. Tıbbi bir işlemin malpraktis olup olmadığı, eğer malpraktis ise bu durumun komplikasyon kapsamına girip girmediği tıp hukukunun en problemli alanlarından biridir. Tıbbi uygulamanın komplikasyon olması durumunda ortaya çıkan komplikasyonun iyi yönetilip yönetilmediği ceza hukuku açısından önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Malpraktis, Komplikasyon, Malpraktis ve Komplikasyon Ayırımı, İzin Verilen Risk ve Tıp Ceza Hukuku
GİRİŞ
Tıbbi müdahale ruh ve beden sağlığına yönelik sonuçlar meydana getirmekte olup tıbbi müdahalenin tıbbın standartlarına uygun olması gerekir. Tıbbi uygulamanın öncelikle gerekli olması ve tıp bilimi ışığında mevzuata da uygun olması şarttır. Tıbbın hızla gelişmesi ve çeşitlenmesi hem hukuki hem de tıbbi standartların yeniden düzenlenmesi gereğini ortaya koymaktadır. Özellikle modernleşme ile fiziksel görüntünün daha önemli hale gelmesi başta estetik olmak üzere birçok tıp alanında yeni teknolojilerin uygulanması beraberinde hukuki bazı sorunlar ortaya çıkarmaktadır.
Hekimlik hayati öneme sahip bir meslek olup bilimsel, hukuki ve etik hareket etmeyi zorunlu kılmaktadır. Sadece hasta değil hastanın yakınları ve toplum açısından bir kişinin ruh ve beden sağlığı önemlidir. Yapılan işin önemi ve sonuçları gözetildiğinde öncelikle zarar vermemek daha sonra da en doğru teşhis ile en doğru tedavinin seçilmesi şarttır.
Hekim-hasta ilişkisi, tarafları insan olan ve temelde geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan özel bir ilişki türüdür. Bir tarafta, yaşadığı sağlık sorunundan kurtulmaya yönelik olarak kendisini hekime adeta emanet eden, ona güvenen, ondan medet uman kişi vardır diğer tarafta ise sahip olduğu bilgi birikimi, teknik ve fiziki imkânları kullanıp tıbbi bir uygulama yaparak hastasının sağlık sorununu düzeltmeyi uman, çaba harcayan hekim vardır. Tıp bilimi, teknik ve karmaşık olduğu için hasta tarafındaki kişilerin büyük oranda tıp bilimi ile ilgili usul ve esaslar hakkında bilgi sahibi olamaması sonucunu doğurmakta; bu da hekim-hasta ilişkisinin eşit koşullar altında sürmesini engellemektedir. Bu gerçek, hekimi ilişkideki üstün taraf hâline getirmektedir. Hekim, bu konumunu iyi yönetmediğinde tıbbi uygulama yaparken hataya düşme riski ile karşı karşıya kalabilmektedir[2]. Tıbbi müdahalenin hukuka uygun sayılabilmesi için tıbbi müdahalenin bir sağlık meslek mensubu tarafından yapılması, yapılacak tıbbi müdahalenin tıp biliminin standartlarına uygun şekilde olması ve hastanın aydınlatılmış onamının alınması şartlarının varlığı gereklidir[3].
II. MALPRAKTİS KAVRAMI
Tıbbi malpraktis, son derece teknik ve spesifik bir konu olduğundan sosyo-kültürel olarak anlaşılması ve tam olarak bilinir hâle gelmesi kolay olmamaktadır. Tıbbi malpraktis, doğrudan insanı ilgilendirdiği için onun gibi aktif, dinamik, değişken ve güncel bir konudur. Kavramın, bir başka ifade ile statik olmayan bu yapısı, hakkındaki akademik görüşleri güncel tutmayı veya güncellemeyi gerekli kılmaktadır [4]. Malpraktis kavramı, uygulamamızda “tıbbi uygulama hatası”, “tıbbın kötü uygulanması”, “tıpta yanlış uygulama” ve “hatalı veya yanlış tedavi” olarak yerleşmiştir[5]. Malpraktis, “kötü, hatalı uygulama” anlamına gelen bütün mesleklerin uygulamaları için kullanılabilecek olan genel bir ifadedir[6]. Günümüzde tıbbi malpraktis kavramı, hekimlerin hatalı tıbbi uygulamalar sonucunda karşılaştıkları cezai ve hukuki sorumlulukları ile yaptırımları ifade etmek için kullanılmaktadır[7]. Genel bir tanımlama ile malpraktis; hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açmaktır. Medikal malpraktis, sağlık mesleği mensubunun tıbbi uygulamalarındaki hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açmasıdır[8].
Malpraktisin temeli, tıbbi hatadır[9]. Malpraktis, kavram itibariyle kötü uygulama anlamına gelmektedir. Tıbbi açıdan bu kavram, tıbbi uygulama hatası, hekim hatası, hekimliğin kötü uygulanması, tıbbi hata, tıbbi kötü uygulama, tıbbi hizmetlerin kötü uygulanması ve tıbbi yanlış uygulama gibi deyimlerle de ifade edilmektedir[10]. Tıbbi uygulama hatası, “hastanın yaralanmasına sebep olan, kabul edilmiş sağlık bakım ve beceri standartlarını sağlamada, bakım hizmeti sunan açısından, başarısızlık veya yanlış uygulama” olarak da tanımlanmaktadır. Bu durumda; tıbbi uygulama hatası, tıp biliminin yerleşik standartlardan sapma anlamına gelmektedir[11].
Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle hastanın zarar görmesi şeklinde malpraktis oluşturan seçimlik eylemlerdendir. İlgisizlik ihmali davranışı akla getirdiğinden, tıbbi malpraktisin her zaman icrai hareketler sonucunda meydana gelmeyeceği açıktır. Diğer bir ifadeyle, tıbbi bir müdahalenin hatalı yapılmasının yanı sıra yapılması gerekli bir müdahalenin hiç yapılmaması da tıbbi malpraktis kapsamında değerlendirilecektir[12]. Tıbbi malpraktis kavram tanımlarının ortak paydasında, hastanın hekimin tıbbi uygulaması sonucunda maddi veya manevi zarar görmesi vardır[13].
Her hata malpraktis olmayıp hatanın esaslı olması ve hastanın durumunu kötüleştirmesi gerekir. Tıbbi malpraktis nadiren tek bir nedene bağlı olarak meydana gelir. Çünkü tıbbi bakım ve müdahale, bir ekip işidir. Ekip çalışması, diğer birçok bilim dalına göre tıp alanında daha çok ön plandadır. Özellikle cerrahi dallarda ekip çalışması karakteristiktir. Bu nedenle tıbbi malpraktisin sadece hekim hatası diye adlandırılması uygun bulunmamaktadır. Çünkü tıbbi malpraktis ekibin başı olan hekimden kaynaklanmış olabileceği gibi ekibi oluşturan diğer sağlık meslek mensuplarından ve teknik veya diğer bir başka nedenden de kaynaklanabilir[14].
Türk Tabipler Birliği Etik
İlkelerinin 13. maddesinde bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni
ile bir hastanın zarar görmesi “ hekimliğin kötü uygulanması ” anlamına gelir.
Yine Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulanmasından Doğan Sorumluluk Kanunu
Tasarısı’nın 22. maddesinde ise Tıbbi Kötü Uygulama; “Sağlık personelinin kasıt
veya kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri
eksikliği ile yanlış veya eksik teşhiste bulunması veya yanlış tedavi
uygulaması veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren
fiil ve durum” olarak tanımlanmıştır[15].Tıbbi
uygulama hatası, uygulama sırasında öngörülebilir ve önlenebilir nitelikteki
zararlı sonuçlara neden olmaktır. Hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart
uygulamanın yapılmaması, bilgi ve beceri eksikliği, hastaya tedavi verilmemesi
sonucu oluşan zarardır[16]. Diğer
bir ifadeyle, tıp biliminin standardına ve tecrübelerine göre gerekli olan
özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim
müdahalesi de tıbbi uygulama hatası olarak kabul edilmektedir[17].
III. TIBBİ MÜDAHALENİN UYGUNLUĞU
Tıbbî müdahalenin evrensel hukuk ilkelerine uygun sayılabilmesi için, müdahalenin tıp mesleğinin evrensel ilkelerine, özen yükümlülüğüne uygun yapılması ve hastanın usulüne uygun olarak aydınlatılmış rızasının alınması gerekmektedir[18]. Her tıbbi müdahale hatası hukuka aykırıdır. Ancak her hukuka aykırı müdahalenin cezai sonuçları bulunmamaktadır. Tıbbi malpraktis kapsamındaki herhangi bir davranış, hareket veya ihmal, kimi zaman akde aykırılık veya haksız fiil niteliğindeki hukuki bir kusur, kimi zaman ceza mevzuatında belirtilen bir ceza kuralına aykırılık nedeniyle bir suç, kimi zaman da mesleki davranış kurallarına aykırılık sonucu meydana gelen bir disiplin suçu oluşturabilecektir[19].
Hekim tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirleri alarak yapmak zorundadır. Hekim en küçük bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Hekim tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, somut vakanın özelliklerine göre, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir[20].
Tıbbi müdahalede sırasında ve sonrasında hekim tarafından tıp bilimi standartları kapsamında gereken tıbbi müdahaleler gereği gibi yapılmış olup olmasına rağmen zarar meydana gelmişse müdahaleyi yapan hekime kusur izafe edilemez. Diğer bir ifadeyle, tıbbi müdahalenin doğası gereği hastanın bünyesinden kaynaklanan öngörülemeyen ya da önlenemeyen zararlı sonuç oluştuğunda bu öngörülemeyen ve önlenemeyen istenmeyen zararlı sonuçtan hekim ceza hukuku açısından sorumlu tutulamaz.
Tıbbî müdahalenin hukuka uygun kabul edilebilmesi için, müdahalenin hem mevzuata hem de tıp biliminin çağdaş standartlarına uygun olarak şarttır. Tıp biliminin standartlarına aykırı bir müdahale, hastanın rızasıyla gerçekleştirilmiş olsa bile, hukuka uygun değildir. Hekimin tedavide uygulanacak olan tıbbî müdahale yönteminin belirlenmesinde, hastanın ruh ve beden sağlığına yönelik tehlikeyi artırmaması gerekir. Hekimin risk oranı yüksek bir tedavi yöntemini seçmesi halinde rızanın hukuka uygun bir şekilde alınması, hastanın aydınlatılması ve olası sonuçların belirtilmesi gerekir.
IV. TIBBİ HATALAR
Hasta ile hekim arasındaki süregelen ilişkide, temel insan haklarından olan “sağlık hakkı” söz konusu olduğundan, hekimden beklenen, her tür tıbbi uygulamasında hastasına karşı yüksek özen ve dikkatle uygulama yapmasıdır. Bu dikkat ve özen hekimin hasta ile ilk karşılaştığı andan, sağlık kontrolünde aydınlatma ile başlayıp tanı ve tedavi süreci ile devamında varsa cerrahi uygulama ve post-operatif dönem takibi ile son kontrol muayenesi şeklinde gerçekleşecektir. Hekimin sorumluluğunun doğmaması için, tüm aşamalarda ayrı ayrı hukuka uygunluk şartı aranacaktır. Tanı ve tedavi doğru olsa bile hastayı sonrasında ilgisiz bırakan hekim görevini eksik veya kusurlu ifa etmiş sayılacaktır. Yine hekimin doğru tanı ve tedavisine rağmen hastada komplikasyon, hukukça izin verilen risk dediğimiz zarar mevcutsa bu kez hekimden beklenen, komplikasyon yönetimindeki dikkat ve özen içeren davranış ve uygulamalar ile tıp ve meslek etiği kurallarını ifa etmesidir. Sonuçta yine amaç hasta yararına; hastanın aydınlatılması ve rızasıyla, hastaya zarar vermeden veya en az zararla iyileştirmeye yönelik tıbbi yardım ve sağlık hizmeti sunumudur. Bu bağlamda hastanın iradesi ile gerek tıbbi standartlar gerekse tıp meslek etik ilkeleri hekimin görev alanını belirlemektedir[21].
Tıbbi müdahale hatalarını teşhis, tedavi ve tedavi sonrası izleme aşamasındaki hatalar olarak sınıflandırabiliriz. Tıbbın temel alanları dışında uzmanlık alanlarının da standart oluşturacak şekilde mevzuat anlamında belirlenmesi tıp hukukunun gelişmesi için zorunluluk oluşturmaktadır.
Teşhise yönelik hatalar, yapılan muayene sonucu istenen testlerdeki eksiklikler, kullanılan testlerin veya test yöntemlerinin güncel olmaması kaynaklı hatalar olabileceği gibi testlerin istenmesi ve/veya test sonuçlarının hekim tarafından tıp biliminin standartlarına uygun olarak değerlendirilmemesidir[22].
Tedaviye yönelik hatalar, tedavi amaçlı olarak uygulanan operasyon veya diğer tedavi prosedürlerinin sonuçlandırılması sürecinde yapılan hatalar, verilen ilaç veya diğer tedavi edici tıbbi ürünlerin dozu veya metodu ile ilgili hatalar, hastalara uygunsuz bakım yapılmasına yönelik olarak ortaya çıkan hatalar, tedavi hataları kategorisindedir. Tedavi hataları, hastaların hastane yatış süresinde ve hatta ölüm oranında artışa neden olması nedeniyle oldukça önemli bir kısmını oluşturur[23].
Tedavi sonrası hastanın izlenmemesi ve takibinin yapılmaması da malpraktis oluşturmaktadır. Hekimin herhangi bir neden belirtmeden hasta ile ilgilenmeyi reddetmesi, hastayı ameliyat sırasında veya hemen sonrasında terk etmesi, hastayı tıbbi standartlara aykırı olarak erken taburcu etmesi veya ilaç yazma ile kontrole çağırmadaki özensizlikler de cezai ve hukuki sorumluluğa neden olmaktadır[24].
Tıbbi müdahale sırasında meydana gelen komplikasyonun tıp bilimi standartlarına uygun yönetilememesi hali de tıbbi malpraktis olup olasılık dahilinde olan ancak somut olayın özelliklerine göre beklenmeyen komplikasyonu tıbbın standartlarına uygun yönetememe hali de tıbbi malpraktis olarak nitelendirilecektir.
Tıbbi müdahale hatasının oluşması için; müdahaleyi gerçekleştirecek kişinin normal şartlarda sahip olması gereken bilgi ve yeteneğe sahip olmaması (bilgisizlik, acemilik) veya bilgili, yetenekli olduğu halde o andaki dikkatsiz ve özensiz tavrı (dikkatsizlik, tedbirsizlik) sonucunda müdahaleyi, yapılması gerektiği şekilde yapmaması gerekir. Tıbbi müdahale hataları yapılmaması gereken bir şeyin yapılması şeklinde olabileceği gibi, yapılması gereken bir şeyin yapılmaması şeklinde de olabilir. Her ikisinde de hatalı uygulama vardır[25].
Tıbbi uygulama hatası, standardın altında kalınması veya üstüne çıkılması ile söz konusu olabileceği gibi, icrai bir hareketle veya ihmali bir hareketle de söz konusu olabilir. Bu itibarla hekimin objektif özen yükümlülüğünü ihlali, bir müdahaleyi gerekli olduğu şekilde yapmaması şeklinde söz konusu olabileceği gibi, gerekli müdahaleyi hiç yapmaması şeklide de olabilir. Dolayısıyla hareketin ihmali veya icrai olması arasında bir fark gözetilmemelidir”[26].
Tıbbi uygulama hatasının; yapılmaması gerekli davranışın yapılması ( icrai ) veya yapılması gereken bir davranışın yapılması (ihmali) suretiyle ortaya çıkabileceğini söylemek mümkündür.Anestezi muayenesi yaptırmadan hastanın ameliyata alınması ve anestezi komplikasyonu nedeniyle hastanın yaşamını yitirmesi; intrauterin ölüm olayında hastanın doğum yaptırılmadan sevk edilmesi[27] ameliyat edilen hastanın karnında gaz tampon ve ameliyat araç – gereci unutulması, disk ameliyatında, disk materyalinin çıkarılırken diske bitişik olan damar yaralanması nedeniyle hastanın yaşamını yitirmesi; meslek ve sanatta acemilik nedeniyle ameliyat sahasına uzak bir alanda büyük damar yaralanmasına sebebiyet verilmesi; ameliyat esnasında gerekli özenin gösterilmemesi, göğüs ağrısı şikâyetiyle gece acil servise müracaat eden hastaya kalp grafisi çekilmeden kas spazmı/ kas iltihabı (artrit ) teşhisi ile evine gönderilmesi ve hastanın kısa bir süre sonra kalp krizinden ötürü yaşamını yitirmesi; trafik kazası neticesinde yaralanarak geldiği acil serviste gerekli röntgen grafisi çekilmemesi sonucu hastanın akciğer kanamasından (hematoraks ) dolayı yaşamını yitirmesi; ayağına paslı cisim batması sonucu gelen hastaya TetenozImmünglobulini yapılmaması neticesinde hastanın ilerleyen günlerde tetenoz hastalığı nedeniyle yaşamını yitirmesi gibi haller tıbbi uygulama hatasına örnek gösterilebilir[28].
Doktorların tıbbi malpraktis kapsamındaki fiilleri aynı zamanda ceza kanunları açısından suç teşkil ediyorsa cezai yaptırımlar da söz konusu olabilir. Ülkemizde, hekimlere özgü bir malpraktis kanunu veya TCK’da hekimlere özel maddeler bulunmamaktadır[29]. Tıbbi malpraktis kusur türü olarak basit taksir veya bilinçli taksir şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, karın ağrısı şikâyeti ile gelen bir hastayı muayene eden hekim, bilgisizlik, deneyimsizlik veya ilgisizlik nedeniyle gerçekte var olan akut apandisit tanısını koyamaz da başka bir teşhis üzerinden tedavi verip hastanın yaşamını tehdit eden sonuçlara yol açarsa basit taksir söz konusudur. Eğer hekim, hastanın akut apandisit olabileceğini düşündüğü ve bu hastalığın sonuçlarını bildiği hâlde bir şey olmayacağını ümit ederek hastayı evine gönderip şikâyetleri daha da artarsa gelmesini söylerse bilinçli taksir söz konusu olur[30].
Tıbbi malpraktisin kuşkusuz en önemli sonucu, hata nedeni ile hastaların yaşadığı sorunlar, sakatlıklar, hatta ölümlerdir. Bunlara ek olarak, artmış sağlık harcamaları ve üretim kaybı sayılabilir. Daha geniş çaplı bakıldığında, tıbbi hatalar, sistemin kalitesinin ya da kalitesizliğinin doğrudan bir göstergesi niteliğindedir[31]. Hekim hatalarını önleyici uygulamalar geliştirilmesi ve her branşın bunu kendi içinde yaparak diğer branşları da tamamen göz ardı etmemesi gerekir[32].
V. İZİN VERİLEN RİSK
İzin verilen risk; tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesindeki hareketlerden dolayı istenmeyen sonuçlar meydana gelse bile bunun sorumluluğunun hekime yükletilemediği durumdur. Burada önemli olan hekimin somut olayın özelliklerine göre gerekli özeni göstermesi ve önlemleri almasıdır. Ayrıca hekimin her bir tıbbi müdahaleden hasta veya hasta yakınlarına hastalıkları konusunda aydınlatması, risklerini anlatması ve bu işlemler için yazılı onaylarını da alması önemlidir. Bu durum, bilgilendirerek izin alma olarak tanımlanmaktadır. Bu gibi hallerde komplikasyondan söz edilir[33].
Tıbbi müdahaleler “izin verilen risk” kapsamında gerçekleştirilmektedir. Tıbbi müdahalelerde her an için zararlı bir neticenin meydana gelmesi söz konusu olabilmektedir. Tıpta “komplikasyon” olarak adlandırılan durum ile hukuktaki “kabul edilebilir risk/izin verilen risk” kavramları eşdeğerdir. Tıbbi uygulamanın bakım standardına uygun olmasına rağmen ortaya çıkabileceği ilgili çevrelerce kabul edilmiş olan ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen ortaya çıkmasından kaçınılamayan zararları komplikasyon olarak; ihmal, bilgi ve beceri eksikliği ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan bakım standartlarından bir sapmayı da içeren ve hastada bir zararla sonuçlanan, hatalı olduğu kabul edilen tıbbi uygulamaları ise tıbbi uygulama hatası olarak kabul etmek gerekmektedir[34].
Hukuken, yapılan bir hareket ne kadar zorunlu ise, izin verilen risk de o kadar büyüktür. Bir hukuki yararın tehlikeye sokulması, yararın elde edilmesi bakımından tek araç ise, kısacası başka çare yok ise, o takdirde hukuki yararın tehlikeye sokulmasına izin verilmektedir[35]. Hekimin faaliyeti çok önemli hukuksal yararlar üzerinde gerçekleştirildiğinden ve hasta hekimin davranışının amaca uygunluğunu veya hatalarını denetleme imkânına sahip olmadığından, hastanın, hekimin yanlış uygulamasını fark etmesi ve buna karşı koyması kural olarak zor bulunduğundan, uygulama, hekimin özen yükümlülüğü konusunda yüksek standartlar belirlemektedir[36].
Hastayı tedaviye yönelik olarak tıp bilimi standartları kapsamında alınan riskler yapılan tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getirmektedir. Ancak alınan riskin hastanın iyileşmesi açısından en az zararlı bir tedavi yöntemini seçmeye ilişkin olmalıdır. Bu durumun somut olayın özelliklerine göre müdahalenin gerekliliği gözetilerek tıp biliminin gelişimi de dikkate alınmak suretiyle titizlikle incelenerek değerlendirilmesi gerekir. Riskin amaçlanan iyileşme ile orantılı olması şarttır.
VI. KOMPLİKASYON
Hastaya yapılan ve tıbbi standartlara uygun bir tıbbi müdahale sonucunda ortaya çıkan olumsuz veya istenmeyen bir durum, her türlü önleme ve imkâna rağmen öngörülememişse, o tıbbi müdahalenin komplikasyonu meydana gelmiş olur[37].
Komplikasyon, öngörülmeyen ya da öngörülse bile önlenemeyen durum olup bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmaması şarttır. Hekimin tıp biliminin standartlarına uygun bir şekilde, tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesinde davranarak objektif özeni göstermesine rağmen ortaya çıkan istenmeyen neticeden sorumlu olmayacağı belirtilmektedir. Hasta tıbbi uygulama sırasında ve sonrasında kusur olmadan da oluşabilecek istenmeyen sonuçları, komplikasyonları bilirse ve uygulamaya onay verirse tıbbi müdahale hukuka uygun olur[38].
Komplikasyon, tıp biliminin standartlarına uygun olarak izin verilen risk kapsamında bir müdahale yapılmasına rağmen, önlenemeyen ve/veya öngörülemeyen istenmeyen zarardır. Bütün hekimlik uygulamaları hastalar yönünden belirli bir risk oluşturmaktadır. Bu riskler, hekimlik uygulamalarının doğasından kaynaklanmakta, büyük kısmı hekim tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsa bile kaçınılmaz nitelik taşımaktadır. Buradaki riskler izin verilen risk çerçevesinde kaldığı müddetçe bunun adı komplikasyon (istenmeyen durum) olmaktadır[39]. Komplikasyon, hastanın ya da hekimin elinde olmadan gelişen, istenmeyen gelişmelerdir. Örneğin, ameliyat sırasında sterilizasyona ne kadar dikkat edilirse edilsin enfeksiyon riski her zaman vardır; alınan standart önlemlere rağmen enfeksiyon gelişirse bu bir komplikasyondur[40]. Komplikasyon olduğu hallerde tıbbi müdahale tıp biliminin gereklerine uygun olup, tıbbi uygulama hatasından veya hekimin kusurundan bahsedilemeyeceğinden, eylemle ilgili olarak hekimin ceza sorumluluğundan söz edilemez.
Hastada oluşan zararlı sonuç öngörülemiyor ve önlenemiyorsa veya öngörülebilse bile (hastanın yeterince aydınlatılmış, onamı alınmış olması ve uygulamada kusur olmaması şartı ile) önlenemiyorsa bu durumun kaza ve komplikasyon başlığı altında değerlendirilmesi gerekir[41]. Komplikasyonun niteliği, sıklığı, olumsuz sonucun erken fark edilebilme, engellenebilme durumu gibi konular değerlendirilmeli ve tıbbi uygulama hatasını değerlendiren bilirkişiler bilimsel verilere göre komplikasyonu tanımlamalıdır[42]. Komplikasyonun iyi yönetilmemesi malpraktis olarak kabul edilmektedir.
VII. MALPRAKTİS VE KOMPLİKASYON ARASINDAKİ FARKLAR
Yapılan tıbbi müdahale, klasik tıp bilgilerinde, uluslar arası literatürde komplikasyon olarak adlandırılıyorsa ve bu müdahale tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesinde yapılmışsa, istenmeyen sonuçlar meydana gelse bile, hekime herhangi bir sorumluluk yüklenemeyecektir. Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi, hekimin tanı ve/veya tedavide tıbbi standart ile belirlenmiş davranış biçimlerinden farklı davranması veya görev ihmali sonucu, hastada geçici sağlık bozulmasından, ölüme kadar giden bir değişkenlikte zarar neden olunması halinde ise malpraktis (tıbbi uygulama hatası) söz konusu olacaktır. Zamanında fark edilmez veya fark edilmesine karşın gerekli önlemler alınmaz ya da fark edilip önlem alınmasına karşın yerleşmiş standarda uygun tıbbi girişimde bulunulmaz ise komplikasyon malpraktise dönüşür[43].
Hekimler tıbbı uygulamalarını hastaları tedaviye yönelik olarak izin verilen risk kavramı çerçevesinde ifa ederler. Tıbbi müdahalenin olay bazlı olarak kişiden kişiye kişinin vücut direncinden kaynaklı riskleri bulunmaktadır “İzin verilen risk” olarak ifade edilen, tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesinde hareketleri dolaysıyla kötü sonuçlar oluşsa bile, hekime sorumluluk yükletilmemektedir. Bu nedenle, hekimin ceza almasını ya da almamasını belirleyecek, komplikasyon-malpraktis ayrımının çok iyi yapılması gerekir[44]. Hekimin tıbbi müdahale sırasında, bütün riskleri önleme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hekim, yerine göre riski de üstlenmek de zorundadır. Burada esas olan hekimin, ilgili müdahalenin fayda ve risklerini tartması, değerlendirmesi ve ona göre karar vermesidir[45].
Hekimin istenmeyen zararlı sonucu önlemek amacıyla, izin verilen risk kapsamında hastanın tıbbi müdahale sırasında yaşayabileceği olası zararlı tüm sonuçları önleme gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hekimin somut durumun özelliklerine göre tıp biliminin gereklerine uygun tedavi edip etmediğinin belirlenmesi ve tıbbi izin verilen risk kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Tıbbi müdahale sonrası ortaya çıkabilecek olumsuz veya istenmeyen durum biliniyor, öngörülüyor ama hekim bilgi ve tecrübesi ile sahip olduğu medikal donanım sayesinde bu istenmeyen olumsuz neticenin oluşmasını önleyebileceği hâlde bunu yapmamış veya yapamamışsa, tıbbi malpraktis gündeme gelir. Buna göre, müdahalenin yapılmaması, hasta vücudunda yabancı madde unutulması, eksik ön muayene ve yetersiz hasta öyküsü alma, tetkike yönelik gerekli ve yeterli tetkiklerin yapılmaması, doğru tedavi yönteminin seçilmemesi, tedavi sonrasında yeterince danışma ve tavsiye hizmeti verilmemesi, organ ve/veya hastanın karıştırılması, oluşan veya oluşmaya başlayan bir komplikasyonun fark edilememesi, müdahale sırasında hatalı teknik ve yöntemler kullanılması, hastane sevkinin veya ilgili uzman hekime danışılması işleminin geç yapılması, tetkik veya tedavi sırasında gerekli hijyen ve enfeksiyon kurallarına uyulmaması gibi durumlar, tıbbi malpraktis olarak değerlendirilebilir[46].
Komplikasyon, tıp mesleğinin icrası sırasında hastayı zarara uğratan, tıbben istenmeyen ancak öngörülebilen kötü sonuçtur. Gerçekleştirilen her tıbbi müdahalenin hafif ya da ağır boyutta riskleri mevcuttur. Bu riskler, kimi zaman ek tedaviler ile bertaraf edilebilirken, kimi zaman da ölüme neden olabilmektedir. İşte bir tıbbi müdahalede, doğru endikasyon, doğru tanı ve uygun tedavi ile birlikte, gösterilen tüm dikkat ve özene rağmen, hastada, herhangi bir komplikasyon gelişmiş olmasına rağmen komplikasyona; hekim tarafından, doğru şekilde müdahale edilmiş, gerekli tedavi uygulanmış olmasına rağmen, hastada bir zarar meydana gelmişse, bu zarardan dolayı artık hekim için sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Örneğin, dünyada ilk çift kol ve bacak nakli sonrası gelişen komplikasyon sonucu hastanın vefat etmesine ilişkin olarak; olguda endikasyon doğru ise -tıbbi, sosyal ya da psikolojik endikasyon- ve müdahalenin komplikasyonlarına ilişkin olarak hasta yeterince bilgilendirilmiş ve rızası alınmışsa, meydana gelen tıbben asla istenmeyen sonuç olan komplikasyona bağlı ölümden, hukuksal bağlamda eylem ve zarardan, hekim sorumlu olmayacaktır. Çünkü bu tür nakillerde, hastanın vücudunun nakledilen organı kabul etmemesi tıbbi açıdan “komplikasyon” olarak nitelendirildiğinde, ortaya çıkan ölüm sonucu hukuken de izin verilen risk kapsamında değerlendirilecektir[47]. Diğer bir ifadeyle, tıp biliminin tehlikeli yapısı gereği izin verilen riskli ortam içinde, tıp biliminin standartlarına ve tekniğine uygun olarak, ehliyetli kişilerce, hastanın hukuka uygun rızası alınarak ve kusur, ihmal olmaksızın gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler sırasında oluşan önlenemez sonuçların, yani komplikasyonun gerçekleşmesi halinde hekime yüklenmesi söz konusu değildir[48]. Komplikasyon oluşumunda hekim çok etkili olamıyorken, tıbbi malpraktis oluşumunda hekim bilgisizliği, ilgisizliği ve tecrübesizliği nedeniyle etkili şekilde rol oynamaktadır. Bunun sonucu olarak, komplikasyon durumunda herhangi bir kusur yüklenemeyen hekim, tıbbi malpraktiste doğrudan kusurlu görülmektedir[49].
Komplikasyonun hekim tarafından iyi yönetilememesi halinde tıbbi müdahale standartlara aykırılık oluşturduğundan malpraktis olarak değerlendirilmek suretiyle hekimin cezai sorumluluğu bulunacaktır. Yapılan tıbbi müdahalenin standartlara uygun olup olmadığı, komplikasyon oluşup oluşmadığı ve komplikasyonun iyi yönetilip yönetilmediği bilirkişi incelemesini gerektirmekte olup bilirkişi raporunun olayı aydınlatacak nitelikte ve yeterlilikte olması gerekir. Bilirkişi raporuna itirazların da adil yargılama ilkesi ışığında değerlendirilmesi şarttır.
SONUÇ
Hekimlik hayati öneme sahip bir meslek olup bilimsel, hukuki ve etik hareket etmeyi zorunlu kılmaktadır. Sadece hasta değil hastanın yakınları ve toplum açısından bir kişinin ruh ve beden sağlığı önemlidir. Yapılan işin önemi ve sonuçları gözetildiğinde öncelikle zarar vermemek daha sonra da en doğru teşhis ile en doğru tedavinin seçilmesi şarttır.
Malpraktis tıp biliminin standartlarına aykırılık sonucu hastanın durumunun kötüleşmesi veya zarar görmesi olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi müdahalenin hem tıp biliminin gereklerine hem de mevzuata uygun olması gerekir. Diğer bir ifadeyle, tıbbî müdahalenin hukuka uygun kabul edilebilmesi için, müdahalenin hem mevzuata hem de tıp biliminin çağdaş standartlarına uygun olması şarttır. Tıp biliminin standartlarına aykırı bir müdahale, hastanın rızasıyla gerçekleştirilmiş olsa bile, hukuka uygun değildir. Hekimin tedavide uygulanacak olan tıbbî müdahale yönteminin belirlenmesinde, hastanın ruh ve beden sağlığına yönelik tehlikeyi artırmaması gerekir. Hekimin risk oranı yüksek bir tedavi yöntemini seçmesi halinde rızanın hukuka uygun bir şekilde alınması, hastanın aydınlatılması ve olası sonuçların belirtilmesi gerekir.
Tıbbi müdahalede sırasında ve sonrasında hekim tarafından tıp bilimi standartları kapsamında gereken tıbbi müdahaleler gereği gibi yapılmış olmasına rağmen zarar meydana gelmişse müdahaleyi yapan hekime kusur izafe edilemez. Diğer bir ifadeyle, tıbbi müdahalenin doğası gereği hastanın bünyesinden kaynaklanan öngörülemeyen ya da önlenemeyen zararlı sonuç oluştuğunda bu öngörülemeyen ve önlenemeyen istenmeyen zararlı sonuçtan hekim ceza hukuku açısından sorumlu tutulamaz.
Hastayı tedaviye yönelik olarak tıp bilimi standartları kapsamında alınan riskler yapılan tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getirmektedir. Ancak alınan riskin hastanın iyileşmesi açısından en az zararlı bir tedavi yöntemini seçmeye ilişkin olmalıdır. Bu durumun somut olayın özelliklerine göre müdahalenin gerekliliği gözetilerek tıp biliminin gelişimi de dikkate alınmak suretiyle titizlikle incelenerek değerlendirilmesi gerekir. Riskin amaçlanan iyileşme ile orantılı olması şarttır.
Komplikasyonun hekim tarafından iyi yönetilememesi halinde tıbbi müdahale standartlara aykırılık oluşturduğundan malpraktis olarak değerlendirilmek suretiyle hekimin cezai sorumluluğu bulunacaktır. Yapılan tıbbi müdahalenin standartlara uygun olup olmadığı, komplikasyon oluşup oluşmadığı ve komplikasyonun iyi yönetilip yönetilmediği bilirkişi incelemesini gerektirmekte olup bilirkişi raporunun olayı aydınlatacak nitelikte ve yeterlilikte olması gerekir.
Hekimin istenmeyen zararlı sonucu önlemek amacıyla, izin verilen risk kapsamında hastanın tıbbi müdahale sırasında yaşayabileceği olası zararlı tüm sonuçları önleme gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hekimin somut durumun özelliklerine göre tıp biliminin gereklerine uygun tedavi edip etmediğinin belirlenmesi ve tıbbi izin verilen risk kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Hekim tıp bilimi standartlarına uygun davranmış olup komplikasyon olması halinde komplikasyonu iyi yönetmiş ise cezai sorumluluğu bulunmayacaktır.
AVUKAT CENK AYHAN APAYDIN
KAYNAKÇA
Akyıldız, Sunay, “Tıbbın Uygulanmasından Doğan Tazminat Davaları ve Temel Unsurları”, Tıp Hukuku Dergisi, C:I, S:1, İstanbul, 2012.
Barlıoğlu, Hüseyin Cem, Defansif Tıp Unsuru Olarak Tıbbi Malpraktis, 2. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2020.
Beyaztaş, Fatma Yücel, “Dört Olgu Nedeniyle Tıbbi Yanlış Uygulama”, Cumhuriyet
Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Dergisi, Sivas, 2001, C. XXIII, S. 1.
Birtek, Fatih, “Tıbbi Müdahaleler Açısından Komplikasyon Malpraktis Ayrımı”, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_779.htm (erişim tarihi: 4.05. 2024).
Can, İsmail Özgür/Özkara Erdem/Can, Muhammed,” Yargıtay’da Karara Bağlanan Tıbbi Uygulama Hatası Dosyalarının Değerlendirilmesi”, DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi, C: 25, S; 2, İzmir, Mayıs 2011.
Çolak, Ahmet, “Hizmet Kusurundan Malpraktise”, Türk Nöroşirürji Derneği (TND) Bülteni, 2005, S:6.
Çolak, Ahmet. “Nöroşirurjide Malpraktis,” Türk Nöroşirurji Dergisi, 2002, Y: 12 S: 1.
Çolak, Ahmet, “Komplikasyon mu? Malpraktis mi? Malpraktis Davalarının Asli Unsurları”, Hekim Forumu Dergisi, Y: 2003, Nisan- Mayıs, s. 32..
Ersoy, Yüksel, “Tıbbi Hatanın Hukuki ve Cezai Sonuçları” , TBB Dergisi, S: 53, Ankara, 2004.
Gökcan, Hasan Tahsin, Tıbbi Müdahaleden Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk, Seçkin Yayınevi , Ankara, 2013.
Karabıyık, Lale, “Yoğun Bakımda Sık Yapılan Hatalar”, Yoğun Bakım Dergisi, 2012, C. X, S. 1.
Hakeri, Hakan, Tıp Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.
Hakeri, Hakan, Tıp Hukuku, 12. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017.
Hakeri, Hakan, “Tıp Hukukunda Malpraktis Komplikasyon Ayrımı”, https://www.toraks.org.tr/site/sf/books/pre_migration/966bcb30758ee1957827b5beb1b5b88e396a3b99b5346b05fb6028dd2fe2c667.pdf, s. 26. (erişim tarihi:01.06.2024).
Hancı, Hamit, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu (Malpraktis), 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2006.
Odabaşı, Aysun Balseven/Tümer, Ali Rıza, “Çekinik (Defansif) Hekimlik; Yeni Türk Ceza Kanunu’nun Uygulanma Aşamasında Toplumu Bekleyen Tehlike “, C:15, S:4, Ankara, 2006, s. 57.
Özalp, Faruk, “Hekimin Taksirle Yaralama Suçu”, TAAD, Ankara, 2011, Y:2,S:5.
Öztürk, Atilla,“Adli Tıp Uygulamasında Hekim Hataları ve Hekimin Sorumluluğu”(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.
Polat, Oğuz, Tıbbi Uygulama Hataları, 1. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2005, 31-32.
Polat, Oğuz, Tıbbi Uygulama Hataları, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015.
Polat, Oğuz/Pakiş, Işıl, “Tıbbı Uygulama Hatalarında Hekim Sorumluluğu”, Acıbadem
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, İstanbul, 2011, C. II, S. 3.
Savaş, Halide, Yargıya Yansıyan Tıbbi Müdahale Hataları, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2011.
Sevindik, Ebru Atıcı, “Hekimin Meslek Hatalarından Kaynaklanan Hukuksal ve Cezai Sorumluluğu”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), Adana, 2006.
Tandoğan, Haluk, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C:II, Vedat Kitapevi, İstanbul, 2010.
Türe, M. Gökhan/Türe Oğuzhan, “Hekimin Hizmetten Çekilme Hakkı”, TBB Dergisi, Ankara, 2017, S:131.
Ünver, Yener, “Tıbbi Malpraktis ve Ceza Hukuku”,in: Tıbbi Uygulama Hataları (Malpraktis), Komplikasyon ve Sağlık Mensuplarının Sorumluluğu, Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Yener Ünver, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, İstanbul, 2008, S. 54.
Ünver, Yener, “Sağlık Alanında Ceza Hukuku Sorumluluğunun Temel Prensipleri”, https://legalbank.net/belge/saglik-alaninda-ceza-hukuku-sorumlulugunun-temel-prensipleri/3051119/malpraktis , (Erişim Tarihi: 03.05.2024).
Yorulmaz, Abdullah Coşkun, “İstanbul Tabip Odası’na Yansıyan Hekim Hatası iddiası Bulunan. Adli Tıp Açısından İrdelenmesi. “Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Tıp Bilimleri Anabilim Dalı, İstanbul, 2005.
Yördem, Yılmaz, “Hekimin
Hatalı Tıbbi Uygulamaya Bağlı Hukuki Sorumluluğu”, TAAD, Y: 11, S:
39, Ankara, 2019.
[1] Cenk Ayhan Apaydın, İstanbul Barosuna Kayıtlı Avukat-Yazar
[2], Hüseyin Cem Barlıoğlu, Defansif Tıp Unsuru Olarak Tıbbi Malpraktis, 2. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2020, s. 171.
[3] Hakan Hakeri, Tıp Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016, s. 171.
[4] Barlıoğlu, s. 21.
[5] Hamit Hancı, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu (Malpraktis), 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2006, s. 30.
[6] Halide Savaş, Yargıya Yansıyan Tıbbi Müdahale Hataları, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2011 s. 63.
[7] Ahmet, Çolak, “Hizmet Kusurundan Malpraktise”, Türk Nöroşirürji Derneği (TND) Bülteni, 2005, S:6, s. 48.
[8]Hancı Hamit, Malpraktis, Ankara 2005, s. 30.
[9] Hasan Tahsin Gökcan, Tıbbi Müdahaleden Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk, Seçkin Yayınevi , Ankara, 2013, s. 61.
[10] Yener, Ünver: “Tıbbi Malpraktis ve Ceza Hukuku”, in:Tıbbi Uygulama Hataları(Malpraktis), Komplikasyon ve Sağlık Mensuplarının Sorumluluğu, Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Yener Ünver, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, İstanbul, 2008, S. 54, s. 342.
[11]Abdullah Coşkun Yorulmaz, “İstanbul Tabip Odası’na Yansıyan Hekim Hatası iddiası Bulunan. Adli Tıp Açısından İrdelenmesi.”,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Tıp Bilimleri Anabilim Dalı, İstanbul 2005, s. 28.
[12] M. Gökhan Türe /Oğuzhan Türe, “Hekimin Hizmetten Çekilme Hakkı”, TBB Dergisi, Ankara, 2017, S:131, s. 337.
[13] Barlıoğlu, s. 27.
[14] Oğuz Polat,, Tıbbi Uygulama Hataları, , Seçkin Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara, 2015, s. 15.
[15]Fatih Birtek, “Tıbbi Müdahaleler Açısından Komplikasyon Malpraktis Ayrımı”, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_779.htm s. 4 (Erişim tarihi: 4.05. 2024)
[16] İsmail Özgür Can/Erdem Özkara/Muhammed Can,“Yargıtayda Karara Bağlanan Tıbbi Uygulama Hatası Dosyalarının Değerlendirilmesi”, ,DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi, C: 25, S; 2, İzmir, Mayıs 2011, s. 73.
[17] Hakan Hakeri Tıp Hukuku, 12. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 337.
[18]Yılmaz, Yördem “Hekimin Hatalı Tıbbi Uygulamaya Bağlı Hukuki Sorumluluğu”, TAAD, Y: 11, S: 39, Ankara, Temmuz 2019, s. 129.
[19] Yüksel Ersoy, “Tıbbi Hatanın Hukuki ve Cezai Sonuçları” , TBB Dergisi, S: 53, Ankara, 2004, s. 168.
[20] Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C:II, Vedat Kitapevi, İstanbul, 2010, s. 236.
[21] Sunay Akyıldız, “Tıbbın Uygulanmasından Doğan Tazminat Davaları ve Temel Unsurları”, Tıp Hukuku Dergisi, C:I, S:1,İstanbul 2012, s. 213.
[22] Barlıoğlu, s. 30.
[23] Lale Karabıyık , “Yoğun Bakımda Sık Yapılan Hatalar”, Yoğun Bakım Dergisi, 2012, C. X, S. 1,
s. 44.
[24]Oğuz/ Polat /Işıl Pakiş, “Tıbbı Uygulama Hatalarında Hekim Sorumluluğu”, Acıbadem
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, İstanbul, 2011, C. II, S. 3, s. 119-120.
[25] Savaş, s. 43.
[26]Hakeri, Tıp Hukuku, s. 339.
[27]Hancı, s. 58.
[28]Birtek, s. 5.
[29] Faruk Özalp, “Hekimin Taksirle Yaralama Suçu”, TAAD, Ankara, 2011, Y:2,S:5, s. 567.
[30] Barlıoğlu, 118.
[31] Ahmet Çolak, “Nöroşirurjide Malpraktis,” Türk Nöroşirurji Dergisi, 2002, Y: 12 S: 1, 94.
[32]Yener Ünver, “Sağlık Alanında Ceza Hukuku Sorumluluğunun Temel Prensipleri”, https://legalbank.net/belge/saglik-alaninda-ceza-hukuku-sorumlulugunun-temel-prensipleri/3051119/malpraktis , 5, (Erişim Tarihi: 03.05.2024), s. 10.
[33] Çolak, s. 96.
[34] Oğuz Polat, Tıbbi Uygulama Hataları, 1. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2005, 31-32.
[35] Atilla Öztürk, “ Adli Tıp Uygulamasında Hekim Hataları ve Hekimin Sorumluluğu”(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002, s. 30.
[36] Hakan Hakeri, “Tıp Hukukunda Malpraktis Komplikasyon Ayrımı”, https://www.toraks.org.tr/site/sf/books/pre_migration/966bcb30758ee1957827b5beb1b5b88e396a3b99b5346b05fb6028dd2fe2c667.pdf, s. 26. (Erişim tarihi:01.06.2024).
[37] Hakeri, , “Tıp Hukukunda Malpraktis Komplikasyon Ayrımı”, s. 24.
[38] Can ve diğerleri, s. 73.
[39] Ahmet Çolak, “Komplikasyon mu? Malpraktis mi? Malpraktis Davalarının Asli Unsurları”, Hekim Forumu Dergisi, Y: 2003, Nisan- Mayıs, s. 32..
[40] Ünver, Sağlık Alanında Ceza Hukuku Sorumluluğunun Temel Prensipleri, s. 5.
[41] Can ve diğerleri, 73-74.
[42] Can ve diğerleri, 73.
[43] Ebru Atıcı Sevindik, “Hekimin Meslek Hatalarından Kaynaklanan Hukuksal ve Cezai Sorumluluğu” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), Adana, 2006, s. 69.
[44] Aysun Balseven Odabaşı / Ali Rıza Tümer, “Çekinik (Defansif) Hekimlik; Yeni Türk Ceza Kanunu’nun
Uygulanma Aşamasında Toplumu Bekleyen Tehlike “, C:15, S:4, Ankara, 2006, s. 57.
[45] Bkz. Hakeri, , “Tıp Hukukunda Malpraktis Komplikasyon Ayrımı”, s. 26.
[46] Fatma Yücel Beyaztaş , “Dört Olgu Nedeniyle Tıbbi Yanlış Uygulama”, Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Dergisi, Sivas, 2001, C. XXIII, S. 1, s. 50.
[47] Akyıldız, s. 210.
[48] Savaş, s. 66.
[49] Beyaztaş, s. 50.