MEŞRU SAVUNMA VE ZORUNLULUK HALİ
Doç. Dr. Cengiz APAYDIN Cumhuriyet Savcısı | Cenk Ayhan APAYDIN Avukat-Yazar |
CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV
cezahukukubilinci.org
MEŞRU SAVUNMA VE ZORUNLULUK HALİ
TCK Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. (2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru savunma, failin kendisine veya üçüncü bir şahsa ait bir hakka yönelmiş olan, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o andaki durum ve koşullara göre genel olarak saldırı ile orantılı bir biçimde defetmek halini ifade eder. Bir kişinin kendisine veya başkasına yöneltilen haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği içgüdüsel tepki, dış görünüşü itibariyle suç oluşturan bir fiil olmasına rağmen meşru savunma halinin meydana geldiği durumda fail bu fiilinden dolayı cezalandırılmaz. Çünkü ortada bir hukuka uygunluk nedeni bulunan meşru savunma hali bulunduğu için eylem suç oluşturmaz. Meşru savunma hakkı önemli bir hak olup, kişinin kendisini veya üçüncü kişiyi koruma içgüdüsünden kaynaklanan kişisel bir haktır[1].
Yargıtay’ın meşru savunmanın koşullarına ilişkin kararında şöyle denilmektedir; “5237 sayılı TCK’nın 25/1’inci maddelerinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1. Saldırıya ilişkin şartlar:
a. Bir saldırı bulunmalıdır.
b. Bu saldırı haksız olmalıdır.
c. Saldırı meşru müdafaa ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
d. Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.
2. Savunmaya ilişkin şartlar:
a. Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
b. Savunma saldırana karşı olmalıdır.
c. Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır”[2].
Zorunluluk (zaruret, ıztırar) hâli, ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmiştir. Burada kişinin, kendisinin veya başkasının sahip bulunduğu hakka yönelik tehlikeyi gidermek amacıyla gerçekleştirdiği davranış dolayısıyla, ceza sorumluluğu yoktur. Meşru savunmadan farklı olarak, zorunluluk hâlinde bir saldırı değil tehlike söz konusudur. Zorunluluk hâlinin kabulü için, kişinin tehlikeye bilerek neden olmaması, tehlikeden suç olan bir harekete başvurmadan kurtulmanın olanaklı bulunmaması, tehlikenin ağır ve muhakkak olması gibi şartlar aranmaktadır. Ayrıca, tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan araç arasında orantılılık ilkesi de kabul edilmiştir[3].
TCK’nın 25/2’nci maddesinde hukuka uygunluk nedeni olarak zorunluluk hali ile kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak zorunluluk hali arasında bir ayırım yapılmamakta olup zorunluluk halinin hem bir hukuka uygunluk nedeni hem de kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak iki farklı biçimde kabulü gerekmektedir. Failin korumaya çalıştığı tehlikeyle karşı karşıya bulunan hukuki değer, kurtarma fiiliyle ihlal edilen ilgisiz üçüncü şahsa ait hukuki değerden üstünse zorunluluk hali bir hukuka uygunluk nedenidir. Diğer yandan korunmak istenen değer, kurtarma eylemiyle zarar verilen hukuki değerden önemli ölçüde üstün değilse veya her iki yarar da eşitse, kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak zorunluluk hali kabul edilmelidir[4]. Zorunluluk halinin kusurluluğu kaldıran bir hal kabul edilmesi halinde CMK m.223/3-b gereğince kusurun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına; hukuku uygunluk nedeni sayıldığı halde ise suçun oluşmadığı gerekçesiyle CMK m.223/2-d gereğince beraatına karar verilecektir[5].
Doç. Dr. Cengiz APAYDIN Cumhuriyet Savcısı |
Cenk Ayhan APAYDIN Avukat-Yazar |
CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV
cezahukukubilinci.org
[1] Apaydın, Cengiz, Meşru Savunma, 1. Baskı, İstanbul 2016, 343.
[2] Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 16.04.2013 tarihli, 2013/1-26 esas ve 2013/150 sayılı kararı (UYAP isimli Hâkimler ve Cumhuriyet Savcılarına Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).
[3] Turabi, Selami, “Kusurluluk ve Kusurluluğu Etkileyen Haller”, TBB Dergisi, Ankara 2012, S: 101, 283-284.
[4] Apaydın, Meşru Savunma, 149.
[5] Zafer, Hamide, Ceza Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2015, 300.