ÖRGÜTLÜ SUÇLARDA HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ VE ZORUNLULUK HALİNİN UYGULAMA ALANLARI – AVUKAT CENK AYHAN APAYDIN
Hukuka aykırılık kanundaki tipe uygun fiile hukuk düzeninin imkân vermemesi hem ceza hukuku hem de bütün hukuk düzeni ile çatışma içinde bulunması anlamına gelmektedir[1]. Diğer bir ifadeyle, fiilin hukuka aykırı olabilmesi için hem hukuk düzeniyle çatışmalı hem de hukuka uygunluk nedenlerinden herhangi birisinin bulunmaması gerekir. Suçun unsurları maddi ve manevi unsurları ile birlikte hukuka aykırılıktır. Hukuka uygunluk nedenlerinin bulunduğu hallerde hukuka aykırılıktan bahsedilemez.[2]. Ceza normunun yasakladığı bir fiilin işlenmesine izin vermek suretiyle fiilin hukuka aykırı olmasını önleyen nedenlere hukuka uygunluk nedenleri denilmektedir[3].
Hukuka uygunluk nedeninin bulunması durumunda fiil kanuni tarife uygun olmasına rağmen ortada bir suç bulunmamaktadır. Çünkü hukuka uygunluk nedeni eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Hukuka uygunluk nedenleri TCK’da açıkça belirlenmiş olup kanunun hükmünü icra, meşru savunma, hakkın icrası ve ilgilinin rızasıdır.
Zorunluluk halinin hukuka uygunluk nedeni mi yoksa kusurluluğu kaldıran bir neden mi olduğu öğretide tartışmalı olup bizim de katıldığımız görüşe göre zorunluluk hali de bir hukuka uygunluk nedenidir[4]. Ceza Hukukunun belirliliği ilkesi gereğince doktrinel tartışmaların ışığında Alman Ceza Kanununa uygun bir şekilde zorunluluk halinin hem kusurluluğu kaldıran bir hal hem de bir hukuka uygunluk sebebi olarak yasa koyucu tarafından açıkça düzenlenmesini hukukun gelişmesi ve problemli alanların ortadan kalkması açısından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
TCK’da suç örgütü açısından herhangi bir özel hukuka uygunluk nedeni bulunmamakta olup suç işlemek için örgüt kurma, örgüte üye olma veya örgüt yönetici olma eylemlerinin hukuka uygunluk nedenleri olan hakkın icrası ve ilgilinin rızasının suçun eylemleri açısından uygulanabilme olanağı bulunmamaktadır. Ancak kanunun hükmünü icra veya somut olayın özelliklerine göre koşullarının oluşması halinde meşru savunma hukuka uygunluk nedenleri örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen suçlara doğrudan katılmadan hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilir.
Örgüt üyeliği, örgüte yardım etme veya örgüt propagandası yapma eylemlerinde zorunluluk halleri hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilecektir[5]. Kamu görevlisinin gizli soruşturmacı olarak görevlendirilmesi halinde kamu görevlisinin örgüt üyesi veya yöneticisi olması görevin ifası kapsamında yani amirin emrini yerine getirme hukuka uygunluk nedeni oluşturması nedeniyle eylem suç oluşturmayacaktır[6]. Ancak gizli soruşturmacı olarak görevlendirilen kamu görevlisinin görev tanımı ve görevin sınırları dışına çıkarak suç işlemesi halinde hukuka uygunluk nedeni bulunmamaktadır. Gizli soruşturmacının görevi hangi sınırlan içerisinde yapacağı yasaca belirlenmiş olup kendi inisiyatifiyle suç teşkil eden eylemlerde bulunması halinde cezai sorumluluğu bulunacaktır.
Kasten işlenmiş, tipe uygun/haksızlık içeren fiil, olayda bir hukuka uygunluk sebebi varsa suç teşkil etmeyecek, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep varsa, suç oluşturmasına rağmen yaptırıma tabi tutulamayacaktır[7].
Hukuka uygunluk nedenleri ve kusurluluğu etkileyen nedenler birbirinden farklı olup TCK’da kusurluluğu etkileyen nedenler; amirin hukuka aykırı emrini ifa (TCK’nın 24/4. maddesi), meşru savunmada sınırın korku, heyecan veya telaş ile aşılması (TCK’nın 27/2. maddesi), cebir şiddet, korkutma ve tehdit (TCK’nın 28. maddesi), haksız tahrik (TCK’nın 29. maddesi), kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarında hata (TCK’nın 30/3. maddesi), yasak hatası-haksızlık yanılgısı (TCK’nın 30/4. maddesi), yaş küçüklüğü (TCK’nın 31. maddesi), akıl hastalığı (TCK’nın 32. maddesi), sağır ve dilsizlik (TCK’nın 33. maddesi), geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu etkisinde olma (TCK’nın 34. maddesi) olarak sayılabilir[8].
Anayasa’nın 141. ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması zorunludur. Gerekçe, verilen hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak izah edilmesidir. Yasal ve yeterli olmayan, dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle karar verilmesi hem kanun koyucunun amacına uygun düşmeyecek, hem de tarafları tatmin etmeyerek keyfiliğe yol açacaktır[9]. Mahkemenin hukuka uygunluk nedeninin bulunup bulunmadığı veya kusurluluğu ortadan kaldıran zorunluluk halinin bulunup bulunmadığı kararda gerekçeli olarak tartışması şarttır.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır. Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. “Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir[10].
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda hukuka uygunluk nedeninin bulunması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerekir. Hukuka uygunluk nedeninin bulunması halinde ortada bir suç bulunmadığından masumiyet karinesi ışığında kamu davası açılmamalıdır. Maalesef bizim yargı pratiğimizde kamu davası açılmakta ve hukuka uygunluk nedeninin bulunup bulunmadığına ilişkin tartışma mahkemenin takdirine bırakılmakta olup bu durum hukuk güvenliği ve lekelenmeme hakkı açısından sakıncalar içermektedir.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda kusurluluğu kaldıran hallerden olan zorunluluk halinin bulunması durumunda kamu davasının açılması şarttır. Mahkemenin yargılama yaparak ortada bir suç bulunup bulunmadığını, sanığın atılı suçu işleyip işlemediğini veya zorunluluk halinin bulunup bulunmadığını kararında tartışması gerekir. Suç işlenmemiş ise beraat kararı verilecek olup eğer suç işlenmiş olup zorunluluk hali bulunuyorsa ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
AVUKAT
CENK AYHAN APAYDIN
CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV
cezahukukubilinci.org
[1] İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler,15.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2018, s.313; Tuğrul Katoğlu, Ceza Hukukunda Hukuka Aykırılık, 1.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2003, s.23
[2] Harun Ersin Polat, “Türk Ceza Hukukunda Hukuka Uygunluk Nedeni Olarak Kanunun Hükmünü Yerine Getirme”, Yüksek Lisans Tezi, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2015, s. 8.
[3] Nurullah Kunter, Suçun Kanuni Unsurları Nazariyesi, İstanbul,1949, s. 108 vd.
[4] Aynı yönde olmak üzere Yılmaz, Ahmet Çağrı, Ceza Hukukunda Örgütlü Suçlar, Ankara, 2023,s. 286.
[5] Cihan Kavlak, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu, 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 421; Yılmaz, s. 288.
[6] Ertan Demirci, “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu (TCK m. 220)”, Yüksek Lisans Tezi, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2019, s. 101.
[7] YCGK’nun 2.07.2025 tarihli, 2024/1-322 esas ve 2025/300 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).
[8] YCGK’nun 2.07.2025 tarihli, 2024/1-322 esas ve 2025/300 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).
[9] Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 4.06. 2025 tarihli, 2022/27610 esas ve 2025/16988 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).
[10] Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 13.05. 2025 tarihli, 2024/23146 esas ve 2025/14296 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).